11 Temmuz 2017 Salı

Kafamdaki Karmaşa







































Ne Düşünmüştüm?

Açıkcası planlı bir çizim değil. Kafamı boşaltmaya çalışırken yaptığım bir çalışma.
Genelde bir konsept düşünmemişsem eğer çizmeye oturduğumda kafamdaki karmaşayı çiziyorum.
Her şey bittiğinde, İleriye dönük ya da geçmişte kafamda yer eden şeyleri görüyorum.

Bazen kafam o kadar karışık oluyor ki çizemiyorum. Ama bu onlarda değil tabi.




7 Temmuz 2017 Cuma

Dinlerin Kaynağı ve Kadınlar









































Ne Düşünmüştüm? "Bütün dinlerin ve inançların kaynağı olan kadın" Buradaki bir kadın rahmi. Taoizmi sembolize eden bir nilüferle başlıyor. Yılanlar şifayı temsil ediyor. İki yılanın ortasında olan göz bebeğini bilerek vajina formunda çizmek istedim. Yılanların iki tane olması insan türünün iki cinsini imgeliyor. Rahmin içinde bulunan ve hepsinin Orta Doğu coğrafyasından çıktığı bilenen tek tanrılı dinleri de içinde betimledim.
Burada beni motive eden çatışma ve ikilem yaratılışçı felsefe ile doğa bilimleri arasındaki ayrılık. Ben, doğa bilimleri ve bilimsel uygarlık tarihi üzerinden bir okuma yaparak toplumda kadının yeri üzerine bir görü geliştirmeye çalıştım. -“Ya dinlerin bizi yarattığı ya da bizlerin dini” "Öyle görünüyor ki bütün yaratılışımızı ve uygarlığımızı borçlu olduğumuz kadınlara en az ağaçlara davrandığımız kadar acımasız davranıyoruz." Bunun temel sebebi ataerkilliğe olan eğilimimiz. Ve hatta dinler tarihine bakılacak olursa; özellikle tek tanrılı dinlerin, erkek baskıcılığını örtbas etmek için yaratılan “inançlar"la dolu olduğunu görmek mümkün. Asya dinlerinde ise bu daha az. Çünkü çok tanrıcılık aynı zamanda toplum içinde çok seslilik kültürünün de yerleşmesine sebep olmuş. Tabii kadının sömürülmesi -anaerkil ve amazonvari istisna zaman dilimleri haricinde- bilindik dinlerden önce olan bir sömürü geleneğine dayanıyor. Hatta bilindik etik kavramının olmadığı en temel insani duyguların (şefkat, merhamet, aile bağları) bile tam gelişmediği kabile toplumlarında dahi mevcut. Genelde var olan romantik görüşün aksine kabile yaşamında her şey eşitlikçi ve ilkel komünâl bir ahlak bilinciyle ilerlemiyordu. Çoğu toplumda kadın olmak artıklarla yetinmek demekti. Hatta Robert B. Edgerton “Hasta Toplumlar” kitabında kabile toplumlarında kadınlara ağır ve tehlikeli işlerin yaptırıldığını ve avdan geri kalan yemekle ya da ölen akrabalarının cesetleriyle beslenmek zorunda kaldıklarını söylüyor. "Ve hatta, bazı eski kabilelerde kadınlar arasında bu açlık durumu yüzünden yamyamlık gelişmiş ve sırf yemek için çocuk doğurdukları gözlemlenmiş." -Tabi şimdi şunu sorabilirsiniz: -“Madem tek tanrılı dinler kötü çok tanrılılar iyi Avrupa ve Asya halkları arasındaki çok sesliliği ne ile açıklıyorsun?” -Kısaca aydınlanma, maladaptif (artık faydası olmayan) geleneklerin terk edilmesi ve rasyonel yönetim biçimleri ile (Laiklik). - Takdir edersiniz ki rasyonel yönetimler Asyalı toplumlarda sıkça rastlanan bir özellik değil. Durumun bu çelişkisi ve hatta kadınların kendini gönüllü olarak kurban etmesi, biyolojik olarak bakıldığında "tanrı" olması gereken bir insan cinsinin bu ağır sömürülüşü ve bilinçsizliği karşısında beni ciddi bir duygusal hezeyana sürüklüyor. İşte tam olarak bu duygusal ruh hali ve kurgu üzerinden yapmış olduğum bir çalışma Dinlerin Kaynağı ve Kadınlar.



3 Temmuz 2017 Pazartesi

Ölüm, Yaşam ve Neşeye Övgü








































Ne Düşünmüştüm?

Herkes gibi ben de ölümü, öldüğümü düşünmüşümdür. Ayrıca başkalarının öldüğünü de. Köprüden atlayan adam son anda yaşamak istemiş midir acaba? Belki de hiç tereddüt etmeden ölmek istemiştir.

Bunun üzerine yaptığım bir çalışma. İlmek ve sandalye intiharı temsil ederken
sinek kuşu da yaşam sevincini temsil ediyor.

Ve ben de yaşam sevincini tercih ediyorum.

2 Temmuz 2017 Pazar

Gördüklerinden şüphe et!









































Ne Düşünmüştüm?

İzmir'de Adnan Menderes Havalimanında uçağımı beklerken karaladığım, sonra da
eve gelince çalışma odamda baştan çizdiğim bir çalışma. Gördüklerinden şüphe et!

Kimin gözlerinden bakıyorum? Onlar kimin gözlerinden bakıyorlar?
Peki bunların toplamında doğru nedir?


1 Temmuz 2017 Cumartesi

Neo Ottoman

































Ne Düşünmüştüm?

"Kubbeli, püsküllü, fesli ve zenofobik bir 
  savaş makinesi..."

Ülkemin kötü dönemlerinden bir hatıra. (2014 - 2016)
Ortadoğu'daki berbat durumu kendine fırsat bilen yöneticilerimiz söz gelimi
Yeni Osmanlıcılık yapıp eski Osmanlı'yı yeniden canlandıracakları...  tabi hiç bir halt olmadı.
Ha! pardon sadece 90 senelik komşumuz olan bir halkı perişan ettik.

Burada da cyborg bir makine olarak resmettim Neo Ottoman kafasını bir savaş makinesi.
Kubbeli, püsküllü, fesli ve biraz da zenofobik bir savaş makinesi.

Peki şimdi işler yolunda mı..?  :)

20 Haziran 2017 Salı

Sürrealist Nikap







































Sürrealist Nikap; üzerine çok şey söyleyemem ama nikaplı (yüzü kapalı kara çarşaf) birini görünce aklıma direkt Rene Magritte geliyor.

Üsküdar sahilden vapura binerken, her halde çağrışımlar üst üstte geldi. Nikapla denizdeki deniz anasını kafamda birleştirdim...

Bir de aynı vapurda, hanımefendinin çay içmeye çalışırken peçesiyle nasıl cebelleş olduğunu görünce, dedim insan bu eziyeti kendine neden yapar arkadaş yahu? Bu hiç adil değil!

18 Haziran 2017 Pazar

Çizdiğim Dövmenin Hikayesi







































Arkadaşımı karakterize ederek çizdiğim bir dövme olduğu için herkes için anlaşılır genel bir hikayesi yok. Ama yine de detaylardan bahsedebilirim. Gözlük, piercing ve papyon arkadaşımın karakterislik özelliği olduğu için (ben öyle görüyorum) genel bir tasarı diyemeyiz.

Dili her yerde kullanarak, karaktere sarkastik bir hava katmaya çalıştım. Sol ve sağda bulunan boynuz ve kanatla... (Ying-Yang). Kafanın bir kazığın ucunda olması kişiye amazon bir
hava katmak içindi. Tabi papyon ve gözlükte genel konsepti absürtleştirmeme yardımcı oldu.

17 Haziran 2017 Cumartesi

Hayaller ve Zevkler





































Adam ne güzel çizmiş diye tekrar çizdiğim konseptin  Selçuk Demirel'in çıkması. Zevkler, renkler... Evet durum tam da böyle gelişti. Bir seri hazırlamadığım zamanlarda yeni şeyler öğrenmek, zanaatimi geliştirek için çizilmiş konseptleri çizerim ya da yeniden yorumlarım.

Tam da bunu yaparken çizdiğim konseptin Selçuk Demirel'in olduğunu öğrendim. Aslında kendisini tanımıyordum. Sadece çiziminin üzerinde Selçuk yazısını gördüm ve googlede "Selçuk Çizer ya da Çizer Sekçuk " diye arattım. Ve uzaktan hemşerim olduğunu öğrendim. :) Tabi aynı zamanda dünya çapında bir çizerde. Pariste yaşıyor ve dünyaca ünlü gazete, dergi ve kampanyalarda çizimleri var.
-
http://www.selcuk-demirel.com/
http://www.kitapyurdu.com/yazar/selcuk-demirel/668.html


16 Haziran 2017 Cuma

Tanrıçalıktan Anneliğe Anadolu Kadını





































Kafamda yarattığım Antik Anadolu kadını. Günün vizyonuyla oluşturulmaya çalışılanın dışında,
yaratılmak istenen, kutsal, vakur, anne olmayan, sadece kadın olan.

Bir zamanlar bu topraklarda kadınlar tanrıçaydı. Şimdi ise sadece kadın olmaya çalışıyorlar.
Üstelik "Modern" olduğumuzu iddia ettiğimiz bu çağda!

15 Haziran 2017 Perşembe

Sosyal Medya






































Ne düşünmüştüm? Kısaca; Sosyal medyanın yarattığı plastik dünya üzerine bir çalışma.

Erich Fromm'un kurguladığı "Sahip olmak " ya da " Olmak " ilkesi bağlamında bir bakış açısı. İnsanların neye sahip oldukları ve ne olmak istediklerinin bir yansıması olarak, sosyal medyanın etkileri üzerine düşünürken kafamda oluşanların hepsi.

Çalışma klasik medya ve yeni medya arasındaki hızlı evrimide göstermekle beraber, bu iki medya arasında da sex dilinin ve kadının metalaştırmanın ne kadar yaygın olduğunu (ortak nokta) betimliyor.

14 Haziran 2017 Çarşamba

" Reklamın İyisi Kötüsü Olur "





















Yani RİKO (Reklamın İyisi Kötüsü Olmaz) bu bir reklamcılık deyimidir. Yani pek duyulmamış olabilir çünkü idealist reklamcılar uygular ve camiada pek yoktur. Hele ki son zamanlarda yapıştır abi faturayı keselim gerisinin zaten... Şeklinde olduğu artık çokta duyulmaz.






























Neyse 3 arkadaş, ki üçümüzde reklam sektörüne inanmamayan üç kişi olarak kurduğumuz DADA Reklam ajansında Nisan 2015'de böyle bir kampanya yaratma fikrini ortaya atmıştık. Ajansı sosyal medyada tanıtmak için. Ve piyasa bize bir daha gösterdiki, RİKO gerçekten bu camiada işe yaramıyor ve battık! :) Artık RİKO'dan mı yoksa Reklam sektörüne inanmadığımız için bilmiyorum.

Neyse kısaca birbirlerine benzerlikleri olan bilindik karakterlerin eşleştirilmesi ile yarattığımız
bir çalışma RİKO. Biz "Reklamın iyisi kötüsü olur dedik" ama belli ki bu işlerden anlamıyoruz buna siz karar verin...


      Charlie Chaplin ve Adolf Hitler


     Hulusi Kentmen ve Joseph Stalin
    İbrahim Tatlıses ve Saddam Hüseyin

     Park Jae Sang (PSY) ve Kim Jong Un










Robin Williams ve George W.Bush

Sosyologlar Serisi


Sosyologlar Serisi; Genel olarak sosyolojiye ve hatta dünyaya yön vermiş,
bulunduğu toplumları ve sosyal psikolojiyi iyi analiz etmiş 6 Sosyoloğun karikatürize edilmesinin hikayesi.

Bunlar sırasıyla; Auguste Comte, Émile Durkheim, Herbert Spencer, Karl Marx,
Max Weber
ve Ziya Gökalp. (vikipedi kapalı olduğu için link vermedim)

Kahramanlarımız burada karikatürize edilmekle beraber, zaman içinde tarihe düşdükleri
notlarıda, çalışmaların altında sizinle paylaştım.

Bunu yaparken ne düşünmüştüm?; Hayatımı tasarım ve animasyon sanatçısı olarak
kazanıyorum ve özel ilgim olduğu için sosyoloji okudum... Gerisi bilindik bir
yaratıcık hikayesi bile değil. Tabi ben bunları neden çizmiyorum dedim ve
Sosyologlar Serisi ortaya çıktı.





































 
                

12 Haziran 2017 Pazartesi

Zenit 11 Efsanesi







































Efsane Zenit 11; Sovyet malı, zannedersem bu fotoğraf makinesiyle ilgili çoğu şeyi zaten biliyorsunuzdur. O yüzden direkt bu kısmı geçiyorum ve daha çok benim konsepti yaratım sürecimden bahsetmek istiyorum...

Köşeli, gotic ya da sivri kenarlar kullanmak istedim. Dönemim ruhuna ve Sovyet realizmine uygun olabileceğini düşündüm. Model olarak Zenit 11 yazsam bile gerçek modelin tasarımına sadık kalmadım. Lens kısmını küçük, gövde kısmını ise daha büyük resmettim. Bunun sebebi hem Rusya coğrafyasının ihtişamlı büyüklüğüne bir gönderme yapmaktı hemde Sosyalist ülkelerdeki kamu binalarının devasa yapılmasından (Devletin yüceltilmesi, ilahlaştırılması, mutlak otorite olduğunun vurgulanması) etkilenmemdi.

Gelgelelim soldan dağa bir dönemler kronolojisini olarak. En solda Çarlık Rusyasının mimarisi,
ortada Sovyet Rusyasının mimarisi, en sağda ise Sovyetlerin çöküşü esnasındaki toplumla kamu arasındaki en önemli sembol olan işçi konutlarının mimarisi var. Lens kısmında ise Sovyetlerin çöküşü esnasında, Sovyet halkının sosyal psikolojilerini yansıttığını düşündüğüm
yalnız kalabalıklar...

İnfografik Video

11 Haziran 2017 Pazar

Polaroid Efsanesi







































Amerikan malı efsane fotoğraf makinesi Polaroid. Edwin Land
kızının sorusu üzerine (çektiğimiz fotoğrafları neden hemen göremiyoruz?)
Polaroid teknolojisini geliştirdi...

Çalışmayı çizerken varolan bir model üzerinden çalışmadım.
Genel bir gövde tasarımı yakalamya çalıştım ve daha çok yumuşak hatlar kullandım.
Zannedersem bunun sebebi güzel ve şirin bir hikayesinin olması. İkinci sebebi; Polaroid denilince genelde insanların aklına sürekli mutlu ve eğlenceli anıların geliyor olması.

Ve tabi bu soruyu babasına soran küçük kızı da detaylarda yansıma olarak kullandım.
Balonlar ve uçurtmalar meşhur amerikan refah dönemini yansıtıyor hemde polaroid serisinin sıkça kullanlıldığı karnavalları kutlamaları gibi kullanım alanlarını...

İnfografik Video


Nikon F1 Efsanesi







































Japon yapımı bir fotoğraf makinesi. Onu efsane yapan Nikon firmasının lenslerini ikinci dünya savaşında dürbünlü tüfekler için üretmiş olması. Savaş bitince fotoğraf makinesi üretimine geçen firma, sanat camiasında da hızlıca fenomen oldu.

Neyse şimdi detaylara girelim; Lenste gördüğünüz japonya'nın en bilindik sembollerinden biri olan Fuji dağı. Aynı zamanda cameranın gövdesinde japon mimarisinide kullanarak bir konsept oturtmaya çalıştım.

En tepede duran bayrak ise japonya'nın imparatorluk bayrağı.
Yani savaşı kaybetmeden önce kullandığı bayrak....

İnfografik Video